Başınız çok fazla ağrıyorsa, genellikle ağrı kesici içerek bu durumdan kurtulabilirsiniz. Bu durum, aslında vücudunuzdaki diğer sorunlar için de geçerli.
Peki içtiğiniz ilaçlar, vucudunuzda nereye etki edeceğini nasıl bilebiliyor? Gelin bu sorunun yanıtına birlikte bakalım.
İçtiğiniz ilaçlar, her ne kadar ağrıları hızlı bir şekilde ortadan kaldırsa da aslında o kadar gelişmiş değiller.
Bu hapların veya ilaçların, onları aldıktan sonra vücudumuzda nereye gideceklerine dair hiçbir fikri yoktur.
Haplar vücutta nasıl bir yol izler
Tablet, hap veya sıvı formundaki ilaçlar yutularak yolculuklarına başlar. Daha sonra bağırsaktan geçerler, burada parçalanırlar ve kan dolaşımına emilirler.
Hepatik portal ven adı verilen özel bir damar sayesinde, ilacın içeriği ince bağırsaktan kan yoluyla karaciğere geçer.
Karaciğere gelen ilaç, daha sonra bileşenlerine ayrılır ve kan dolaşımına geri salınır. Vücudun tüm organ ve dokuları kanla beslendiği için ilaç her yere gider, ama bu ilacın her yere etki edeceği anlamına gelmez .
İlaçlar, nereye etki edeceğini nasıl biliyor
İlaçlar aslında kimyasaldır. Bu kimyasallar, vücutta sadece reseptör olarak bilinen belirli protein moleküllerine bağlanacak şekilde tasarlanmıştır.
Hücre yüzeyinde ve hatta hücrenin içinde bulunabilecek birçok farklı tipte reseptör vardır. Her reseptör tipinin ayrı bir şekli vardır. Bunları, her kilit tipinin benzersiz bir anahtarı gibi düşünebilirsiniz.
Bu durumda, ilacı bir anahtar gibi düşünün. Bileşenlerine ayrılan ilaç, uygun reseptöre bağlanır.
Örneğin bazı ağrı kesici ilaçlarda bulunan ibuprofen etken maddesini ele alalım. Bu ilacı içtiğinizde, ibuprofen vücudunuzda dolaşırken karşılaştığı herhangi bir ağrı reseptörüne kilitlenir. İlaç, ancak bu hedefe bağlandıktan sonra işini yapabilir.
İbuprofen hücreye girer ve nihai olarak istenen etkiyi ortaya çıkaran kimyasal reaksiyonları başlatır. Ağrı kesici ilaç, bu sayede ağrı sinyalinin sinirlere ulaşmasını engeller ve sonuç olarak ağrıyı hissetmemenizi sağlar.
Yüksek tansiyonu kontrol etmek için kullanılan ilaçlar ise; kalp, kan damarları ve akciğer hücrelerinde bulunan beta reseptörüne tutunur ve adrenalinin aynı reseptöre bağlanmasını engellerler.
Bu sayede, adrenalinin kalp hücresine etki etmesi ve kan basıncını yükseltmesi engellenir. İlaç, hedef reseptörüne bağlanmadan bunların hiçbiri gerçekleşemez.
Bazı ilaçlar neden yan etki yapar
İlaçlar için vücudumuzdaki yolculuk bazen istenildiği gibi gerçekleşmiyor. Bazen ilaçlar, özellikle ikisi benzer şekildeyse, hedef reseptör dışındaki reseptörlere bağlanabilir.
Ne yazık ki, bu durumda ilaç yanlış hedefe bağlandığından ve bir zincirleme reaksiyon başlattığından, istenmeyen yan etkiler ortaya çıkar.
İlaçlar, belli bir dozda alınmak içindir. Almanız gereken dozajdan daha düşük miktarlarda alırsanız, ilaçlar vücudunuzdaki hedef reseptörlere bağlanamaz ve o ilaç işe yaramaz.
Buna karşılık, ilaçlar reçete edilen dozajdan daha yüksek miktarlarda alındığında, hedef reseptörlerden daha fazlasına bağlanma olasılıkları artar ve bu da beklenmedik yan etkilere neden olur.
Kemoterapi ilaçları gibi bazı durumlarda yan etkiler kaçınılmazdır. Kemoterapi ilaçları, hızlı büyüyen kanser hücrelerini hedef alacak şekilde tasarlanmıştır.
Ne yazık ki bu ilaçlar, kanser hücreleriyle birlikte saç hücreleri gibi diğer hızla bölünen hücrelere de saldırabilirler. Bu nedenle saç dökülmesi, kemoterapinin bir yan etkisidir.
İlaçlar, genellikle hedef reseptörden ayrıldıktan sonra sistemden atıldıkları için düzenli olarak alınmaları gerekir.