Bir limandır edebiyat ve kitap…
Edebiyatın köküne baktığımızda aslında ne kadar önemli olduğunu da kavramış olacağız, “edep” sözünden gelen edebiyat, yazının icat edilmesinden günümüze kadar aşama aşama ulaşmıştır.
Yazı sadece iletişim aracı olarak kalmadı öte yandan insanların içindeki duygu yoğunluğunu da edebiyat aracılığıyla dışa vurdu.
Edebiyat duyguların, düşüncelerin, sözlerin en saf ve net haliyle akratılmasıdır. Zira, yazıyla hedeflenen kitle ve verilmek istenen mesajın en önemli silahı kuşkusuz edebiyattır.
Bir edebi tür olarak roman
Roman dediğimiz edebiyat türünün Batı’dan çıkmasıyla beraber gerçek ve nitelikli edebi eserler de bir bir yayınlanmaya başlandı. Türk edebiyatına baktığımızda ise bu tür Tanzimat Fermanı ile hayatımıza girdi.
Fakat Tanzimat’tan önce Türk edebiyatını evrelere ayırdığımızda bunu farklı kollara ayırmak mümkün. Örneğin, Divan edebiyatı, halk edebiyatı, Tanbzimat ve daha sonra gelen edebi akımlar biribirini izlemiştir.
Bir liman olarak edebiyat
Edebiyatın ve kağıda dökülen yazıların üzerinden asırlar geçse de her zaman değerini bilmiştir. 200 sene önce yazılan bir edebi metni hala günümüzde nasıl keyifle okuyorsak, bu edebiyatın gücünden başka bir şey değildir. Başlıkta da belirttiğimiz gibi edebiyat kimileri için sığınılacak en büyük limandır.
Edebiyattan “edebi” öğrenmek”
Edebiyatın sözcük kökönini yukarıdaki satırlarda anlattık. Peki, edebiyat okuyan ya da edebiyatla ilgilenen kişilerin gerçek edebi değerinden bahsedebilir miyiz? Bu soru zaman zaman sorulsa da doyurucu bir cevap verilmiş değil henüz.
Okuru saran sıcak kollar
Yani edebiyatın büyülüsü dünyasına dalan bir insan aynı zaman edepli olur mu sorusu cevap bulmuş değil. Fakat bildiğimiz şu ki; edebiyat hem yazarlar için hem de okurlar sıcak bir yuvadır.